top of page

 

Aile Toplumun Temelidir


Genel olarak her insan bir aile ortamında dünyaya gelir. Yeme, içme, giyinme, barınma gibi
temel ihtiyaçlarını ailesi sayesinde karşılar. Sevgi, saygı, fedakârlık, yardımlaşma, dayanışma
gibi duyguları ilk olarak aile içinde tadar ve yaşar. Kişi karşılaştığı sıkıntıları, yaşadığı sorunları
öncelikle aile bireyleriyle paylaşır. Onların yardımı ve desteğiyle bunları aşar. Bütün bu nedenlerle
ailesinin olması insana huzur, mutluluk, güç ve güven verir. Kur’an-ı Kerim’de, “Kaynaşmanız
için size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peyda etmesi de
onun (Allah’ın varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda iyi düşünen bir kavim için ibretler
vardır.”(1) buyrularak ailenin birey için önemine işaret edilir.

Aile birey açısından olduğu gibi toplum açısından da büyük önem taşır. Toplum, ailelerden oluşur.
Bu nedenle aile toplumun temel taşıdır, çekirdeğidir. Aileler ne kadar güçlü ve sağlam olursa
toplum da o ölçüde güç kazanır. Aile toplumun değerlerinin, inançlarının, örf ve âdetlerinin yeni
nesillere aktarıldığı, benimsetildiği bir kurumdur. Toplumsal hayatta uyulması gereken kurallar da
ailede öğrenilir. Aile, çocukları dünyaya getiren ve topluma kazandıran bir müessesedir. Bundan
dolayı da toplumun devamı açısından çok önemli bir işleve sahiptir.

(1) Rûm suresi, 21. ayet.

 

      Aile İle İlgili Dökümanlar;  Ayet, Hadis, Hutbe, Makale

                  HZ. FATIMA VE ONUN AİLE FERTLERİYLE İLİŞKİLERİ

Hz. Fatıma, Hz. Peygamberin kızlarının en küçüğüdür. Kendisine “beyaz, parlak ve aydın yüzlü kadın” anlamına gelen “Zehra” denilmiştir. Ayrıca “namuslu kadın” anlamına gelen “Betül” de denilmektedir. Çocukluğu Mekke’de geçmiştir. Annesi vefat ettiğinde Hz. Fatıma 10 yaşlarındaydı. Hz. Fatıma, Mekke’den Medine’ye, güç şartlar altında hicret eden babasıyla birlikte hicret edemedi ve Mekke’de kaldı. Bir müddet sonra kız kardeşi Ümmü Gülsüm, Hz. Ebu Bekir’in ailesi, ileride kayınvalidesi olacak Fatıma bint Esed’in de aralarında bulunduğu bir grupla birlikte Medine’ye hicret etti. Daha sonra da Hz. Ali onu babasından istedi. Hz. Peygamber de kızından izin aldı ve onu Hz. Ali ile evlendirdi. Hz. Fatıma, evlendikten bir yıl kadar sonra ilk çocuğu Hasan’ı, ondan bir yıl sonra da ikinci çocuğu Hüseyin’i dünyaya getirdi. Daha sonraki yıllarda Ümmü Gülsüm ve Zeynep adlı kızları ile Muhsin adlı oğlu dünyaya geldi. Ancak bu sonuncusu küçükken vefat etti. Hz. Fatıma’nın İslam kültüründe ün kazandığı hususlardan birisi, sağlık ve sosyal yardım alanındaki hizmetleridir. Uhud Savaşı’nda gazilere su ve yiyecek taşımış, yaralıları tedavi etmiştir. Dişi kırılan babasının yüzündeki kanları temizlemiştir. Hz. Fatıma’nın en büyük özelliklerinden birisi, kanaatkâr olması ve sade bir hayat sürmesidir. Evlenirken çeyizi bir kadife örtü, iki su kabı ve bunların yanında birkaç sade eşyadan olu- şuyordu. Ev eşyası, giyim ve yiyecek bakımından da son derece sade bir hayat yaşadığı bilinmektedir. O, hayatında maddi eşyalardan ve imkânlardan daha çok, iyiliğe, ahlak güzelliğine, sevgi ve saygıya önem vermiştir. Babasının terbiyesiyle büyüyen ve onu çok seven Hz. Fatıma, onun ahlaki özelliklerine de sahipti. Söz gelişi Hz. Aişe, onun doğru ve açık sözlü olduğunu söylemiştir. Bazı fiziki özellikleri de babasına benzerdi. Mesela konuşması ve yürüyüşünün babasına benzediği bilinmektedir. Fatıma bint Esed, Hz. Peygamberi sekiz yaşından itibaren evinde büyüten, himaye eden Ebû Talip’in hanımıdır. O, bir bakıma Hz. Peygambere annelik yapmıştır. Hatta öyle ki kendi çocuklarından önce onu doyurduğu söylenir. Hz. Fatıma’nın, kayınvalidesi ile birlikte yaşaması, onun babasına yapılan iyiliği unutmamasını, kocasının annesine derin saygısını ve aynı zamanda uyumlu geçimini ortaya koyması bakımından anlamlıdır. Hz. Fatıma, sık sık babasını ziyaret eder, onun hizmetinde bulunurdu. Peygamberimiz kızı Fatıma’yı görünce sevinir, onu ayakta karşılar ve yanına oturturdu. Hem Hz. Fatıma’ya ve hem de Hz. Ali’ye derin bir sevgi besleyen Hz. Peygamber, zaman zaman onların evine gide- 84 rek kızı ile damadının arasına otururdu. Bazen aralarında meydana gelen ufak tefek anlaşmazlıklarda aralarını bulur, kendilerine nasihat ederdi. Hz. Fatıma da babası evine geldiğinde, onu sevgi ve saygıyla karşılayıp ağırlardı. Peygamberimizin soyu, Hz. Fatıma’nın çocuklarıyla devam etmiştir. Hz. Peygamber diğer çocukları sevdiği gibi Hz. Fatıma’nın çocuklarını da çok sever ve sevgisini ölçülü bir şekilde açıkça ifade ederdi. Onlara ilgiyi camide ve ibadet esnasında bile ihmal etmezdi. Bir gün Hz. Peygamber minberde iken Hz. Hasan ve Hüseyin düşe kalka mescide girerler. Hz. Peygamber konuşmasını yarıda keserek aşağı iner ve onları önüne oturtarak konuşmasını bıraktığı yerden sürdürür. (Prof. Dr. İbrahim SARIÇAM, Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı, Ankara, 2003. s. 293’ten yazarı tarafından geliştirilmiştir.) Ortaöğretim Din Kütürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim Programı, s. 73.

© 2018 Mehtap Yeşil

bottom of page